|
. |
GLOBAL KRİZ ORTAMINDA KREDİ KARTI SORUNUNA ÇÖZÜM! |
. |
Kalıcı çözüm üretmek için, kredi kartı kullanıcılarının neden borç batağına düştüklerini ve ödemede güçlük çektiklerini araştırmak gerekir. |
. |
GLOBAL KRİZ ORTAMINDA KREDİ KARTI SORUNUNA ÇÖZÜM!
Daha önce, krizin asıl nedeni ve çözümünü “Global Krize Kökten Çözüm.” Başlıklı 21.12.2008. Tarihli yazımla sizlerle paylaşmıştım. Aynı şekilde kredi kartı sorunlarına çözüm üreten “Piyasaları
Canlandırma Paketi Öyle Olmaz Böyle Olur.”
Başlıklı
02.03.2009. Tarihli yazımı
tekrar sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum. Bu yazılarıma http://www.ekonomikcozum.com Adresinden ulaşabilirsiniz. Aradan
geçen zamana rağmen bırakın krize karşı çözüm üretmeyi, krizin neden çıktığı bile hala tam olarak tespit edilememiştir.
Sorunlara çözüm üretmek için
önce sorun
tam olarak teşhis edilmeli, daha sonrada çözüm arayışlarına gidilmelidir. Tıp
alanında da durum aynen böyledir. Önce hastalık tam olarak teşhis edilip, daha sonra teşhis
edilen bu hastalığa
karşı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Günümüzde yaşanan Global Kriz sonucu, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere çeşitli ülkeler, içinde bulunduğu sıkışıklıktan kurtulmak için ard arda paketler çıkartmakta, paketler adeta havada uçuşmaktadır. Kısaca, paket enflasyonu yaşanmaktadır. Bütün bunlara ben, kısa
vadeli ve panik halinde krize karşı alınmak
istenen sonucu
kalıcı olmayan refleks önlemler olarak görmekteyim.
Daha önceki yazımda da krizin nedenlerini ve yapılması gerekenleri açık bir şekilde yazmıştım. Dediklerim yalnızca bu kriz için geçerli olmayıp, tüm zamanlar için geçerlidir. Uyulması gereken değişmez bir kuraldır.
Bunun dışında bir çözüm yolu yoktur! Olsa bile etkisini kısa
vadede göstermekten öteye gidemez.
Umutsuzca ve aciz bir şekilde çıkarılan, ortada uçuşan paketleri gördükçe canım sıkılıyor. Önce sorun tam olarak teşhis edilmeli, daha sonrada çözüm üretilmelidir.
Bunları yaptıktan sonra, tıpkı şimdilerde yapılmak istenen krizin gözle görünen kısmına müdahale edilmeye çalışılmalıdır.
Bu yazımda, krizin gözle görünen kısmına müdahale yöntemi olarak geliştirmiş olduğum bir projemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bana göre şirket kurtarmak, piyasalara para
kurtarma paketi adı altında para sürmek yanlış
ve anlamsızdır. Şirketleri paraya boğsan, kurtarsan ne olur? Kurtarılan bu şirketler ellerindeki ürün ve hizmetleri satamadıktan,
pazarlayamadıktan sonra kalıcı bir rahatlama sağlanamaz! Aynı şekilde kısa vadeli olarak talebi arttırmakta çözüm değildir. Piyasalara para sürmek, kısa vadeli olarak talebi canlandırmak, krizi dahada derinleştirir.
Burada,
tek bir müdahale edilecek yer vardır. Oda tıkanan tüketim yollarını
açmak, kalıcı bir şekilde azalan tüketimi arttırmaktır. Bunun için çeşitli yöntemler üretilmelidir.
Kendi Projem, kredi kartları yöneltmeliğinde
köklü değişiklikler yapılarak kalıcı bir şekilde tüketimi canlandırmayı hedeflemektedir ve 2 aşamadan oluşmaktadır.
Bu önlemler, herne kadar
kredi kartlarını gelir elde etme metası olarak gören bankaların işine gelmese de hem toplumsal, hem
de ekonomik
açıdan birçok sorunu ortadan kaldırması bakımından çok önemlidir.
Günümüzde, kredi kartı borçları ve bunlara karşı alınacak önlemler her
zaman konuşulmaktadır. Zaman zaman kredi kartı borçlarının
ödenmesinde yasal düzenlemelerle
bazı kolaylıklar getirilmesine rağmen, belli bir süre sonra aynı sorun tekrar gündeme gelmektedir. Buda konuya kalıcı bir çözüm getirilmediğini
açıkça ortaya koymaktadır.
Kalıcı
çözüm üretmek için, kredi kartı kullanıcılarının neden borç batağına düştüklerini ve ödemede güçlük çektiklerini araştırmak gerekir. Burada, aşırı faiz yükü ve masraflar adı altında asgari ödeme tutarı batağına saplanan kredi kartı sahiplerinin durumu çok önemlidir.
Sizlere bolca rakam vererek kafanızı karıştırmak istemiyorum. Basit ve halkın anlayabileceği
bir dille konuyu ele alacak olursak, sizlere vereceğim basit bir örnek durumun vahametini açıkça ortaya koyacaktır. Örnek olarak, bir kişinin 1000 TL limitli yeni bir kredi kartı aldığını düşünelim. Yine bu kişinin kartı aldığı ay, limitinin tamamıyla yani 1000 TL lik
taksitsiz nakit alışveriş yaptığını düşünelim. Dönem sonu gelecek asgari tutarını düzenli olarak ödediği ve başka hiçbir alışveriş yapmadığını düşünelim. Bu kişi, bankanın her ay ödemesi gereken asgari ödeme tutarını düzenli olarak ödese dahi bu borçtan ancak 5.5 Yılda kurtulduğunu görecek olursunuz.
Burada kredi kartı kullanıcısını tek başına sorumlu tutamayız. Demek bir yerlerde yanlış var! Ülkemizde tefecilik yapmak suç sayılmaktadır. Peki, bankaların yaptığı bu uygulama nasıl izah edilecektir? Getirilecek çözüm, kredi kartı sahibinin borcunu ödemesinden çok bu duruma düşmesini önlemeye yönelik olmalıdır. Bende bu konu üzerine çalışma yaptım.
1. Aşama: Bunun için yapılması için en önemli değişiklik, çıkarılacak bir kanunla, kredi kartlarının nakit peşin alışveriş gibi harcanması ortadan kaldırılmalıdır. Başka bir değişle, kredi kartları sadece taksitli alış verişler için kullanılmak, şirketlerin ilan ettiği taksitli kampanyalardan faydalanmak üzere hukuki olarak yeniden düzenlenmelidir. Böylece, kredi kartını kullanan kişinin nakit fiyatına tek slipte satın almış olduğu
mal ve hizmet bedellerini
bankaya geri öderken zorlanması, asgari ödeme batağına saplanması, temerrüde yada icraya düşme riski büyük bir şekilde ortadan kalkmış olacaktır. Bu uygulama, ödeme zorluğu içine düşecek yada düşen kredi kartı sahiplerinin
kullanmış
olduğu paranın çok üzerinde temerrüt ve icra masraflarıyla karşı karşıya kalmaması açısından çok önemlidir.
Bununla ilgili ülkemizden bir örnek verecek olursak, 1000
TL Limitli
kart sahibi, kart limitinin tamamını kullansa bile, alışverişlerin tamamı taksitli olduğundan dönem sonunda ödemesi gereken tutar 1000 TL olmayacaktır. Bunun çok altında olacaktır. Bu kredi kartı limitinin tamamıyla ortalama 10 Aylık taksitli alışverişler yapıldığı varsayıldığında dönem sonunda kart sahibinin yapması gerekecek toplam ödeme 100 TL olacaktır. 1000 TL limitli kart sahibi, limitinin tamamını kullansa bile, dönem sonu ödemesi gereken toplam tutar 100 TL dan fazla olmayacak, kart sahibi otomatik olarak kartını en verimli bir şekilde kullanmış olacaktır. Bankalar, yine
aynı şekilde dönem için ödenmesi gereken tutar olarak 100 TL ile asgari ödeme tutarı olarak
20 TL arasında
bir ödeme kart sahiplerinden isteyecektir. Bu uygulamayla, temerrüde düşme riski oldukça azalacak ve kredi kartı sorunları kökünden halledilmiş olacaktır.
Yalnız yapılacak hukuki düzenlemede taksit süresinin enaz 6 ay olmasına ve kredi kartları limitlerinin en az 3 yıl süreyle hiç değiştirilemeyeceği konusuna yer verilmesi çok önemlidir. Yeni verilecek olan kredi kartlarının ise aynı yöntem ve limitler dahilinde verilmesi, aşırı limitli yeni kartların tüketicilere verilmemesi konusunda yaptırım ve denetimlerin neler olacağı açık ve net bir şekilde yeni kanunda belirtilmeli ve uygulama, ilgili denetim mekanizmaları tarafından yakından takip edilmelidir.
2. Aşama: Burada ise, mevcut bütün kredi kartı borçlarının
sıfırlanması aşaması gelmektedir. Bununla ilgili olarak çeşitli yöntemler uygulanabilir.
Birtanesi, bankaya ait kredi kartı borcunun, düşük faiz oranlarıyla, belli bir ödeme takvimine bağlanarak
dondurulması
ve ötelenmesi olabilir. Diğeri ise, ilgili bankaya borcu olan kredi kartı sahibinin borçlarını kartı aldığı bankadan kredi çekerek
kapatması,
alınan kredininde sabit taksitlerle, düşük faiz oranlarıyla uzun bir ödeme takvimine yayılarak kredi kartından azar azar mahsup edilerek zaman içinde eritilmesi olabilir. Bu ve bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Burada önemli olan nokta, her banka bu işlemi vermiş olduğu kendi kredi kartı için yapmasıdır.
Dediğim
önerilerin tüketicilerin kredi kartlarıyla ilgili birçok sorununun giderilmesi ve tüketimin kalıcı olarak canlandırılmasında
yararlı olacağına, sıkıntıda olan yada olabilecek bankaların kredi kartı sahiplerine verilecek yeni kredilerle gerek bankaları, gerekse piyasaları para basmadan rahatlatacağına ve hareketlilik sağlayacağına
inanmaktayım.
Alınacak olan önlemler, ülke içiyle sınırlı kalmayıp büyük bir alana hitap etmelidir. Unutulmamalıdır ki
bu sorun ülkelerin sorunu değildir. Tüm dünyayı etkileyen
global bir sorundur. Bu yöntemi uygulayan ülkelerdeki talep canlanması ve olumlu gelişmeleri gören diğer ülkelerde aynı
yöntemi kullanmaya
başlayacak,
bu önlemler tüm dünya geneline kendiliğinden yaygınlaşacaktır.
SEVGİLERİMLE. Hasan Yaşar Özfidan. Hukukçu - Ekonomist. Araştırmacı Yazar.
Ödül Alan Çalışmalarımı Topladıgım Site: www.ekonomikcozum.com Köşe Yazılarım: www.haberx.com
|
Türkiye'nin Tarafsız Haber Sitesi - www.ekonomikcozum.com Yazarların yazıları kendi görüşlerini içermektedir. Yazıların yayına alınmaları yazarlar tarafından yapılmaktadır. Ekonomikçözüm Haberin kontrolüne tabi değildirler. |